30 Ekim 2015 Cuma

Prag'da Sonbahar




Prag'da Sonbahar

Karanlık saatler neyi anımsatır size? Neyi anımsatır fısıldanan yarım sözler? İterken gün ışığına otları, çiçekleri? Robert Graves'in "Sevdaların Kışı" uzun bir acıyı mı getirir düşlerinize?
Yoksa zamansız bir kaçışı mı büyütür gözlerinizde?




Sen mutlaka bu gece Prag'da olmalısın ve Kafka'yı okumalısın...

Sabah karşı gökyüzünde yıldızlar oynaşırken mutlaka Tuna Nehri'ne bakıyor olmalısın. Charles Köprüsü'nde şafak sökerken yürümelisin. Bir öğle vakti Franz Kafka'nın doğduğu evi görmelisin. Mozart'ın Don Giovanni'yi ilk kez sahneye koyduğu Estates Tiyatrosu'nun önünde sarı saçlı, mavi gözlü kızdan bohemya kristal bebeklerinden almalısın, sonrada Antonin Dvorak Müzesi'ni gezmelisin. Eğer o saatlerde IMF karşıtı gösteriler yapılmıyorsa, müzisyen ve soytarıları seyretmelisin...

Çocuksu düşler kurmalısın, bir sabah Prag'da Tuna Nehri'ne bakarken. Bir ara geçmişe dönmelisin, gri gölgelerle kaplı 1968 Ağustos'unda Prag'da tankların paletlerinde ezilen çocukları, yıllar sonrada sosyalizmin coşkusunu düşünmelisin.




Sormalısın kendine "Ve bu mudur mutluluk?" çifte intihardan sonra yürek yüreğe karşı yeniden hayata dönmek, düzeltemek saçlarını, silmek dökülen kanı, gencecik bir kız bulup kulağına gecede "Sonsuz kadar" diye yeminler fısıldamak. Ne tartışma, ne öfke, ne pişmanlık ne de suçu paylaşma...

Ağu vardı kadehte, getiren kim bize ne! Ne ölen aşkımıza yas, ne uluyan fırtına! Karanlıklardan esen hüznün gülüşü yalnız!.. 

Bir soğuk kış manzarası çitleri kar örterken! Başını hafifçe göğe kaldır istersen bak yağmur yağıyor mu? Kafka'nın evini gezerken bir tuhaf yalnızlık yaşayacaksın! Eğer noktalı virgülleri, ünlemleri, soruları yerli yerine koyabiliyorsan inan mutlu olacaksın!

Prag'da bu Pazar ne düşünüyorsun bilmiyorum. Bilirim Prag'a sonbahar yakışır! Sende Prag'a!




Peki sen Miroslav Holub'u tanır mısın?

"Git aç kapıyı, belki bir ağaç, bir koru, belki bir bahçe ya da sihirli bir kent vardır dışarda. Git aç kapıyı, ıslak karanlıktan başka, hiçbir şey olmasa bile dışarda git aç kapıyı. Hiç olmazsa esinti olur bir parça!"




Kafka'nın evinden çıktığında ıhlamur ağaçlarının üstünde kuleler göreceksin Prag'da... Uzaklarda ağır bulutlar ve hafif yol vardır. Sonra yum gözlerinin ve düşün... Ne savaşlardan konuş ne zindanlardan... Deniz fırtınasından konuş!
Herbertin dünyasının ekseninin gıcırdayıp gıcırdamadığına bak. Çürümenin paramparça hecelerinden söz et. Adsız çocuklarımızı düşün. Yaşamın kahreden o acı bahçelerinde gezin. İnatçılığın, bencilliğin, ikiyüzlülüğün karşısında diren.

Çünkü direnmek sana yakışır!
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder