KÜNYE
FİLM ADI : Who Am
I - Kein System ist sicher / Who Am I - No System Is Safe
YAPIM YILI : 2014
TÜR : Gerilim
SÜRE : 102 dk
YÖNETMEN : Baran
bo Odar
OYUNCULAR : Tom
Schilling, Trine Dyrholm, Stephan Kampwirth, Hannah Herzsprung, Elyas M'Barek
ÖZET : Genç bir bilgisayar dehası olan Benjamin,
sadece Almanya’da değil dünya çapında tanınan biri olmak istemektedir. Yer altı
bir hacker grubu, Benjamin’i aralarına katılmaya çağırınca, Benjamin bu
tehlikeli teklifi kabul eder ancak bu tehlikeli oyunlarda başına geleceklerden
habersizdir.
Özet’ine bakınca en başta izleyip izlememek konusunda biraz
çekimser kaldım açıkçası. Sonuçta hacker grupları,
bilgisayar kodlamaları ne anladığım ne de ilgimi çeken bir konu aslında. Ama
yine de insanın ağzını açıkta bırakan finaliyle sanırım son yıllarda kendini
tekrar edip duran filmler arasından çıkmayı başarmış durumda. Hikayenin baş kahramanı Benjamin bir çok
filmde kendisinden hiç beklenmediği halde büyük işler başaran o tiplerin
özelliklerine sahip. Hatta ilk başta izlerken insan; işte hiç göstermese de
dünyayı kurtaracak sisteme kafa tutacak ama daha bir “Merhaba” demekten aciz arkadaş
bu işte diye anlıyoruz gidişatı ve başlıyoruz Benjamin’in nasıl büyük bir
değişim yaşayacağını izlemeye. Asosyal, işi gücü bilgisayar olan, geçmişinde
aile travması yaşamış, ne arkadaşı ne bir sevgilisi olan o ağzından hiçbir
cümle çıkmayıp insanı izlerken deli eden “ee hadi bir şey söyle artık” diye
kudurtan cinsten tüm benzeri filmlerdeki esas oğlanlarla aynı özelliklere sahip
Benjamin. Bu bakımdan insanı biraz yoruyor açıkçası film. Sonuçta bu tip
karakterlere artık çok aşinayız artık. Böyle bir karakteri görünce devamında
gelecek olan olayları az çok tahmin edebiliyoruz. Derken Max karşımıza çıkıyor.
Benjamin’in tam tersi özelliklerine sahip Max gayet rahat, özgüvenli, bır bır
konuşup hiç susmayan, pervasız, umursamaz, kadınlarla arası iyi, arkadaşları
olan bir karakter. Bizim temiz yüzlü içe kapanık evladımızla tek ortak noktası
bilgisayarlara olan düşkünlüğü. İkisinin yollarının kesişmesiyle hikaye
başlıyor. Yalnız bu noktada oyuncuları kesinlikle tebrik etmek gerekiyor.
Rollerinin hakkını dolu dolu vermişler. Hiçbir karakter sırıtmıyor. İzlerken
insanı rahatsız etmiyor.
Hemen bir hacker grubu kuruluyor, isim bulunuyor ufak
işlerle isim yapmaya başlıyorlar. Hiç bir sistemin güvenli olmadığını bas bas
bağırıyorlar. Ardından daha büyük
tehlikeli işlerin içine giriyorlar. Derken olaylar hızla gelişmeye başlıyor.
Tabi arada kurguda biraz zorlamalarda yok değil. Hikayenin sürekliliği kimi
zaman tıkanıyor. Filmin sonuna doğru aslında devamlılıkta büyük kopuşlar var
gibi ama şok etkisi yaratan finalle bu kusurlara pek fazla takılmıyorsunuz.
Filmdeki belki de en yaratıcı kısım hackerların anonim olarak takıldıkları
internet ortamının tasarımıydı. Daha önce hiçbir filmde şahit olmadığımız
orijinal bir mecra yaratmışlar. Bu sahneler internetle fazla haşır neşir
olmayanların teknik kısımları daha iyi anlaması için somut bir gösterim
olmuş. Ayrıca böyle özgün sahnelere
filmlerde pek rastlamadığımızdan çok da şahane duruyor.
Sonuç olarak gerilimini kaybetmeyen dinamik bir yapısı var
filmin. Bilgisayar, hacker, kodlama falan hiç bana göre değil diyerek
izlememezlik yapmayın çünkü teknik terimlerle ilgili karmaşık ifadeler
kesinlikle yok. Final de “anlaşıldı burdan Fight Club’a bağlıyoruz” diye
düşündüğümüz anda bir şok etkisi daha yaşayıp bambaşka bir sonla
karşılaşıyoruz. Şimdiden iyi seyirler… #bonjourasli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder